tukuruk-bezleri_1

Tükrük bezleri belli başlı ana (majör) tükrük bezleri ve küçük (minör) tükrük bezleri olarak iki başlık altında sınflandırılabilir. Ana tükrük bezleri ağız boşluğu çevresinde yerleşmiş her bir tarafta üçer tane olmak üzere toplam altı tanedir. İkisi kulak önünde ve yanaklar boyunca: Parotis bezleri; ikisi çenenin altında boyuna doğru: Submandibuler bezler; ve ikisi de dilin tabanında ve her iki yana doğru: Sublingual bezler (Şekil 1).

r1

Şekil 1 Tükrük bezlerinin anatomik yerleşimi

Küçük tükrük bezleriyse çok sayıdadır ve tüm yanak iç yüzüne, dudaklara, damağa ve mukoza ile kaplı diğer alanlara yayılmışlardır.Tükrük bezlerinin ana görevleri ağız içerisinin ıslaklığını sağlayarak kurumayı önlemek, besinleri ıslatmak, bazı besinlerin sindirimini başlatmak, içerdikleri enzim, elektrolitler ve immünglobulinler ile dış ortama açık olan ağız boşluğu gibi yerlerin savunma sistemi içerisinde yer almak sayılabilir.

Hastalıkları

  • Tıkanıklıklar

Tükrük bezleri ağız içerisine açılan ana kanalları ile aynen bir ağacın gövdesi; giderek küçülen bez içerisindeki kanalları ile de ağacın dalları gibi organize olmuşlardır. Kanalların herhangi bir sebeple tıkanması tıkanıklığın arkasında fazla miktarda tükrük birikmesine ve bezin şişmesine sebep olur. Kanalları tıkanmaya en meyilli bez kanalının ağzı ağız tabanına açılan, yer çekimine karşı yukarıya doğru salgı üretmek zorunda kalan ve tükrük içeriği koyu kıvamlı olan submandibuler bezdir. Parotis bezinde de tıkanıklıklar olabilir. Bu tıkanıklıkların çoğundan tükrük kanalı içerisinde oluşan taşlar (sialolit) sorumludur (Şekil- 2).

r2

Şekil-2 Parotis bezinin ana kanalında tükrük taşının tomografik görünümü. Solda aksiyel, sağda koronel kesitlerde sol parotis bezi ana kanalında yaklaşık bir cm çaplı taş izlenmekte

Tükrük kanalı tıkanıklığı özellikle yemek yerken ortaya çıkan ve ağrılı bir durumdur. Eğer tıkanıklık uzun zaman sürerse ağız içerisinden kanal boyunca ilerleyerek bezin dokusu içerisine giren ve kanalın tükrükle yıkanarak temizlenmesi engellendiğinden ortamdan uzaklaştırılamayan bakteriler tarafından enfekte edilir. Gelişen enfeksiyon ağrının daha da artmasına ve bez üzerinde kızarıklık olmasına yol açar. Bazen enfeksiyon o kadar ilerleyici olabilir ki bezin içerisinde abseleşmeler görülebilir.

  • Enfeksiyonları (Sialadenit)

Tükrük bezlerinin en sık rastlanan enfeksiyonları kabakulak hastalığıdır. Erişkinlerde nadir ve çocuklardakine göre daha ağır seyreden bir hastalıktır. Hastanın şikayetleri başlamadan 2 gün öncesinde ve başladıktan 6 gün sonrasına kadar ağız ve burun salgılarından, hatta gülme sırasında havaya salınan parçacıklardan bulaşabilir. Tedavisi destekleyici tedavidir (ağrı kesici – ateş düşürücüler, bol sıvı alımı, istirahat gibi). Tükrük bezlerinin ayrıca bakteriler tarafından bezin içerisinde enfeksiyon olması veya abseleşme ile kendisini gösteren hastalıkları da olabilir. Bu durumda bez şiş ve ağrılıdır. Hastanın ateşi olabilir. Çene hareketleri ile ağrısı çok artar. Tükrük bezinin üzerindeki ciltte kızarıklık olabilir. Bezin bakteriyel enfeksiyonu antibiyotik tedavisini gerektirir. Eğer abse varsa antibiyotik tedavi yanında Şekil 3‘deki gibi bir kesi yapılarak abse boşaltılmalıdır. Tükrük bezlerinin viral veya bakteriyel enfeksiyonları çevrelerindeki lenf bezlerinin şişmesine yol açabilir. Asıl hastalık tedavi edildiğinde lenf bezleri normale döner.

r3

Şekil-3 Parotis absesi veya tümörü cerrahisinde beze emniyetli ulaşabilmek için modifiye Blair insizyonu kullanılır

  • Tümörler

Ana tükrük bezinin içerisinde gelişen tümörler genellikle ağrısız şişlikler olarak kendilerini belli ederler. Parotis bezini tutan tümörler çoğunluktadır ve bunların çok büyük bir kısmı benign (iyi huylu) tümörlerdir. Tek bir parotis bezi tutulabildiği gibi çok nadir olarak bazı cins tümörler her iki tükrük bezinde eş zamalı olabilir. Aynı tarafta parotis bezinde kitleyle birlikte yüz hareketlerinde azalma veya hareketsizlik varsa, kitle ağrılıysa, hızlı bir büyümesi varsa o zaman kitlenin malign (kötü huylu) olduğundan şüphelenilmeli, derhal bir KBB uzmanına başvurulmalıdır.

  • Diğer Hastalıklar

Tükrük bezleri diğer hastalıkların bazı belirtilerini de taşıyabilir. Örneğin diyabet (şeker) hastalarında tükrük bezleri, özellikle de parotis bezi büyür. Sjögren gibi pek çok vücut sistemini tutan hastalıklarda tükrük bezi salgısı azalır, ağız kuruluğu, gözlerde kuruma olabilir. Benzer bir duruma romatizma da neden olabilir. Sjögren ve romatizmada vücut içerisinde oluşan antikorların tükrük bezi dokusunda enflamasyon yaratıp dokuları tahrip etmesi nedeniyle hastanın şikayetleri ortaya çıkar.

Tükrük bezi hastalıklarında tanı nasıl konur?

Tükrük bezi hastalıklarında tanı koyabilmek için öncelikle hastanın hikayesinin çok iyi ve detaylı bir şekilde alınması gerekir. Muayenenin sadece tükrük bezi ile sınırlı kalmayıp tam bir kulak burun ve boğaz muayenesi içerisinde olan nazofarinkse (burunun arkasındaki boşluk) ve larinkse (gırtlak) bakılmasını, boyunun kitle veya lenf nodu büyümesi için elle muayenesi yanında saçlı derinin yaralar veya renk değişimleri için gözlenmesini içerir. Hekim tükrük bezini hikaye ve muayenesi ile değerlendirdikten sonra gerekirse kan testlerini, röntgen filmini, bezin ultrasonografisini, tomografisini veya magnetik rezonans incelemesini isteyebilir. Her tetkikin hastalığa özel isteneceği durumlar vardır ve hekiminiz birden çok tetkiki sizden isteyebilir.

Tükrük Bezi Hastalıklarının Tedavisi

Tükrük bezi hastalıklarının tedavisinide ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi hastalığa göre tercih edilebilir. Viral enfeksiyonlarda destekleyici tedavi yapılırken, bakteriyel enfeksiyonlarda antibiyotiklerin kullanımı gerekmektedir. Eğer vücudun birbaşka yerinden kaynaklanan hastalık tükrük bezini etkilemişse bu durumda ana hastalığı tedavi etmek tükrük bezindeki hastalığın da düzelmesini sağlayacaktır. Parotis absesi gibi durumlarda iltihabın boşaltılabilmesi için ilaç tedavisi ve cerrahi tedaviyi birarada kullanmak gerekebilir. Şekil 3’deki gibi bir kesi yapılarak abse boşaltılır ve yüksek doz antibiyotik tedavisi uygulanmaya başlanır.

Tükrük bezi tümörlerinin ister iyi huylu olsun isterse kötü huylu olsun tedavisi cerrahidir. Cerrahide genellikle iyi huylu tümörler için bezin bir kısmını almak, kötü huylularda ise bezin tamamını çıkartmak ve gerekiyorsa bu ameliyata aynı seans içerisinde boyun ameliyatı eklemek gerekir. Eğer kötü huylu bir tümör çıkartılır ve ameliyat sonrasında gelen nihayi patoloji sonucunda hekimin kötü kabul ettiği işaretlerle karşılaşılırsa o zaman hastanın ek olarak ameliyattan 4 ile 6 hafta sonrasında radyoterapi görmesi gerekebilir. Aynı cerrahi prensipler parotis bezi haricindeki diğer tükrük bezleri için de geçerlidir. En sık karşılaşılan parotis bezi iyi huylu tümörü pleomorfik adenomdur. Genellikle yüz sinirinin yüzeyel ve derin kısım olarak ikiye  ayırdığı parotis bezinin yüzeyel kısmında yerleşir. Fakat nadir olarak Şekil 4’te görülebileceği gibi derin kısımda yerleşmiş olabilir.

r4

Şekil 4 Parotis bezi derin lobunu tutan pleomorfik adenom. Yüz sinirinin (soldaki resim, beyaz ok) altında yer alan tümör, sinir dikkatlice tümörden (sağdaki resim beyaz ok) ayrılarak bir bütün olarak ve yüz sinirinin dalları (alttaki resim sol taraf) korunmuş halde çıkartılır (alttaki resim sağ taraf).

Tükrük bezinin cerrahi olarak çıkartılması ağız kuruluğu yapmaz fakat cerrahi sonrasında hasta radyoterapi görmüşse ağız kuruluğundan şikayet edebilir. Bu durumda hastanın bol sıvı maddelerle ağzının ıslak kalmasına dikkat etmesi gerekmektedir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir